“dünyaya uzanmak” sergisi, insan ve dünya arasında süregelen çok katmanlı ilişkiden ilham alıyor. Dünyaya uzanmak kavramı, bir varlığın kendi sınırlarını aşarak çevresiyle bağ kurmasını ve dünyayla birliğini ifade ediyor. Bu ilişkiler ağının olanaklarını ev üzerinden araştırmayı amaçlayan sergi, izleyiciyi bu çerçevede Özge Enginöz ve Gözde Mulla arasında gelişen diyaloğu keşfetmeye davet ediyor.
Gamze Öztürk’ün küratörlüğünü üstlendiği serginin anlatısı, Kasa Galeri’nin mekânsal kurgusu etrafında şekilleniyor. Birbirine bağlanan odalarda sanatçıların bakış açılarını yansıtan sergi; evin kuruluşuna, kurulmaya devam edişine, tamamlanmayan tabiatına ve son olarak tüm bu edimlerden geriye kalanlara ilişkin bir izlek sunuyor.
KORİDOR
“Ev her zaman, bir dışarıya karşıt olarak bir içerisi üreten en ilkel bir çizginin çizilmesi olarak anlaşılıyor evvela, bir evcilleştirme mekanizması olarak iş gören bir çizgi.”
Mark Wigley, The Architecture of Deconstruction: Derrida’s Haunt *Türkçesi, Mimarlık ve Modernite Bir Eleştiri başlıklı kitaptan alınmıştır.
Gözde Mulla’nın koridorda yer alan kumaş üzerine yaptığı çalışmasında, bir dağ ve gökyüzü resmi görülüyor. Sergi seyrinin başında izleyiciyi karşılayan ve sergi anlatısının sonunda tekrar görülen Dışarıda Bir Yerde (2025) başlıklı çalışmasıyla Mulla, evin kurulması için gerekli olan iç ve dış arasındaki ayrımı kısa bir süreliğine de olsa ortadan kaldırıyor.
ODA 1
“İnsanların ilk kez bir araya gelerek bilinçli toplantılar yapmasının ve sosyal ilişkiler geliştirmesinin kaynağı ateşin keşfidir. Böylelikle, gittikçe artan sayılarda bir yere toplanıp, yüzleri yere dönük yürümek zorunda olmadan, dimdik ve yıldızlı göklerin parlaklığına bakarak yürüyebildiklerini ve dilediklerini el ve parmaklarıyla kolaylıkla yapabildiklerini görerek doğal yeteneklerinin diğer hayvanlardan üstün olduğunu fark ettiler ve kendilerine barınaklar yapmaya giriştiler.”
Marcus Vitruvius, Mimarlık Üzerine On Kitap
Mimarlık Üzerine On Kitap’ta Vitruvius, mitolojik bir anlatım yapılandırdığı eve ilişkin bölümde, ilk barınağın doğuşunu ateşin keşfedilmesine bağlar. Sanatçıların ateş kavramını ele aldığı çalışmalarının bulunduğu bu ilk alan, evin kuruluş ânına işaret ediyor. Özge Enginöz, “ateş taşıyıcısı” olarak bilinen ve konakladığı ağaçları yok eden kav mantarlarını topluyor. Heykel formuna kavuşan mantarlardan oluşan Ateş Taşıyıcıları (2022) başlıklı bu yerleştirmenin devamında Mulla’nın İçeride Bir Yerde (2021) serisinden bir resim görülüyor. Sanatçının Türkiye’de gerçekleşen orman yangınlarından yola çıkarak ürettiği bu seri, insanın üzerinde yaşadığı gezegene verdiği zararı kayıt altına alıyor. Enginöz’ün ev şeklindeki bir kumbaradan ışık sızan Uykuda (2024) başlıklı çalışması, bir mekândaki hayat belirtisini temsil ederken, sanatçının üç boyutlu bu çalışmasıyla etkileşim kuran Gece Serisi: Az Sesli (2020) başlıklı çalışması ile Mulla, uzakta beliren bir ışığın resmini gösteriyor.
ODA 2
“Gelgelelim, hazin toz battaniyeleri dünyevi meskenleri durmaksızın istila eder ve aynı biçimde kirletir: sanki, tavan araları ve eski odalar, saplantıların, hayaletlerin, yıllanmış tozun kurt yeniği kokusuyla beslenip sarhoş olmuş larvaların her an içeri girmesine hazır bekler.”
George Bataille, Encyclopedia Acephalica
*Türkçesi, Sürrealizm/Mimarlık Mekân Sanatı başlıklı kitaptan alınmıştır.
Evle gündelik ilişkilenme biçimlerine ve bunların oluşumunda etkili olan unsurlara işaret eden bu bölüm, sanatçıların diyaloğuyla derinlik kazanıyor. Özge Enginöz, Ev Hareketsiz Çocukluğu Kucaklar (2022) serisinde tuval üzerinde buluşturduğu çeşitli malzemeleri, zamanla dökülen bir malzeme olan alçıyla kaplıyor. Yanma, yok olma, bozulma ya da kül olma süreçleri çerçevesinde dünyayla ve birbirimizle ilişkilenme biçimlerimizi sorgulayan sanatçı bu seride, evin kurulmaya devam edişine ve tamamlanmayan tabiatına işaret ediyor. Gözde Mulla’nın Yastığım Nerede? (2017) ve Neredeyim? (2017) çalışmaları, evin içinde gözden çıkarılan bazı alanlara dikkat çekerek bir mekân olarak evin imkânlarını anlamaya çalışıyor. Ayrıca, Mulla İçeride Bir Yerde (2021-2022) serisinden iki resmi ile, şiddet metaforu olarak kullandığı yangın imgelerini odaların kuytu köşelerinde göstererek evin duyumsama alanını genişletiyor. Enginöz, Ailenin Geometrisi (2022) başlıklı çalışmasıyla Virginia Woolf’un Deniz Feneri isimli kitabındaki aile üyelerinin iç seslerinden yola çıkarak her bir üyenin kendi geometrisine kavuştuğu üç boyutlu formlar yaratıyor. Evle gündelik ilişkilenme biçimlerini yapıcı ya da yıkıcı bir şekilde etkileyebilen aile üyeleri sanatçının üretimiyle bir araya geliyor.
ODA 3
“Aradan yirmi yıl bile geçmiş olsa, bilmediğimiz onca merdiveni çıkmış da olsak, çıktığımız ‘ilk merdiven’in reflekslerine yeniden kavuşuruz, ötekilerden biraz daha yüksek olan o basamağa takılmayız artık. Evin varlığı da bize, bizim varlığımıza sadık kalarak tümüyle açılır. Gıcırdayan kapıyı aynı el hareketiyle iteriz, uzaktaki tavan arasına ışığı yakmadan gideriz. En küçük kapı mandalına bile elimizle koymuş gibi ulaşırız.”
Gaston Bachelard, Mekânın Poetikası
Kişinin mekânda, mekânın da kişide bıraktığı izleri takip eden bu bölümde, Özge Enginöz nesnelerin kabul gören anlamlarını sorguladığı Zamanla Yok Olan (2022) serisiyle, aynı zamanda ev mevhumunu irdeliyor. Gözde Mulla, mekânın belleği ile siyasal, toplumsal ve kültürel olguların mekândaki yansımalarını boşluk ve eşik kavramları üzerinden ele alıyor. Bir kapı eşiğinde iki figürü resmettiği Mekân Deneyimleri Serisi: Arada, Orada, Şurada, Burada (2025) başlıklı çalışmaları ile Mulla, eşik kavramını mekânsal ve düşünsel olarak sorguladığı bir kurgu yaratıyor. Sanatçı, elektrik anahtarlarından oluşan Benim Hatırladığımsa Sadece Sessizlik (2025) yerleştirmesiyle ise bir karşılama/uğurlama sahnesi yaratıyor.
*Serginin İngilizce başlığı “coming closer to the world”, Ursula Le Guin’in insanın dünyayla başka türlü ilişkilendiği bir toplumsal örgütlenme biçimi hayal eden Hep Yuvaya Dönmek kitabından geliyor. Kitaptaki, “Vadi’de Yeryüzü Evleri’nde Yaşayanlardan Kendilerinden Önce Yeryüzü’nde Yaşamış Olanlara” isimli şiirden alınan sergi başlığı, serginin atıfta bulunduğu temaları çözümlemek için yeni ihtimaller sunuyor.
Teşekkürler
Ahmet Hasoğlu, Alp Enuysal, Aşkın Bircan, Aylin Öztemir, Baran Ertürk, Bart Callebaut, Bengisu Çağlayan, Ceren Hamiloğlu, Derya Yücel, Dora Gedik, Duygu Şengünler, Erdem Akter, Erol Aktaş, Esra Birbir, Ezgi Yılmaz, Fatih Yılmaz, Fikret Şahin, Fulya Sade, Gizem Aykut, Hazal Birincioğlu, Hüseyin Turan, İlayda Pöge, Kaan Öztemir, Kevser Güler, Kubilay Ercelep, Leyla Bayrı, Melis Tuduk, Melodi Gülbaba, Mislina Burhan, Muammer Temel, Mustafa Kağan Ünal, Neslinur Akgün, Nilüfer Erden, Ozan Akgün, Pelin Kuş, Sera Sade, Sercan Dericioğlu, Serhat Öztemir, Şadiye Öztürk, Şerif Kocaman, Ulaş Bölük, Uluç Kutal, Umut Özel, Ümit Mesci, Yağmur Akgün, Yaşar Öztürk, Yunus Ülker, Zeynep Seyhun.
İllüstrasyon + Grafik Tasarım
Tan Nuhoğlu
Fotoğraflar
©Fatih Yılmaz
Destekçiler
Jotun Türkiye
Massive Technics
Same as Before