Nehir, göl, deniz ya da okyanus; suyu olmayan, suya sahili olmayan habitatlara oldum olası ısınamadım, ısınamıyorum. Su, dinginliği ve saflığı hatırlatır bana; yağmur, sel, tsunami olduğunda da doğanın gücünü. Diğer yandan; su olan her yerleşimde sahil de vardır; sahil ise bana bir çok başka şey düşündürüyor, kapı açıyor:
- Doğal da olsa insan yapısı da; sahil eşiktir, kapıdır, sınırdır, sınırsızlıktır...
- Sahil dünyaya açıktır; açık fikirli olmaya daha eğilimli vatandaşlar çoğunlukla sahil şehirlerinde yaşarlar…
- Sahil, mevsimine göre, aşırı kalabalık ya da terkedilmişlik gibi uç noktalarda ruh hallerine ev sahipliği yapar…
- Sahil riske açıktır ama risk almadan ilerleme olmaz…
- Sahil, diğer sahillere ulaşmak için bir başlangıç noktasıdır…
- Sahil, gündüz sığınacak limana, gece ise sığıntı hallerden kaçtığın yere dönüşebilir…
- Sahil, beklentilerin kıyıya vurduğu veya açık denize sürüklendiği yer midir acaba?
Yukarıda çeşitli boyutları ile tanımladığım “sahil” kavramı, bu bağlamda çalışmalar üreten Ece Gökalp ve Ekin Özbiçer ile gerçekleştirdiğim işbirliği sürecine alan açtı.
Ece Gökalp (1988, İstanbul) Berlin’de UdK Art in Context bölümünde yüksek lisansını yapıyor, Berlin-İstanbul arası yaşamını ve çalışmalarını sürdürüyor. Karışık teknik kullanarak çalışıyor ve işlerinde fotoğraf, genelde bir araç ve amaç olarak yer buluyor. Gökalp, fotoğrafın gerçekliği yansıtabilme yetisinin üzerindeki kuramsal tartışmalarla ilgileniyor. Fotoğrafın, baskı sonrasında geçirdiği fiziksel ve anlamsal yolculuk, sanatçının çalışmalarının çeşitli boyutlardaki çıkış noktasını oluşturuyor. Sanatçı, fotografik belgeleme sürecinde; insanın çevresiyle, doğayla, ailesiyle, toplumla ve birbiriyle kurduğu ilişkilere odaklanıyor.
Ekin Özbiçer (1984, İzmir) Prag, FAMU'da fotoğraf eğitimi aldı. Fotoğraflarında insanların sokaklar, pazar yerleri, düğün salonları, lüks oteller, birahaneler ve kahvehaneler gibi halka açık mekanlar üzerinden kurduğu sıradan ilişkileri, çoğunlukla dikkatten kaçan gerçeküstü anlar yakalayarak belgeliyor. Devam etmekte olan "Oto-oryantalist" serisi, sanatçının doğup büyüdüğü çevrede son yıllarda şahit olduğu akıl almaz hızda değişimin yarattığı yeni sosyo-kültürel olguların ve estetiğin izini sürüyor. Bir sanatçı olarak kendini gerçekleştirmeye çalışırken, "bir yerlerde, bazı insanlar, böyle yaşarlardı" diyen belgeler bırakabilmeyi amaçlayan Ekin Özbiçer, sanat projelerine ve profesyonel hayatına İstanbul'da devam etmektedir.
Murat Germen
Şubat 2016, İstanbul