Sesim Silahımdır

  • poster_k
  • caner_aslan_3
  • caner_aslan_4

Sesim Silahımdır/My Voice, My Weapon of Choice

Caner Aslan
Dineo Seshee Bopape

Küratör: Övül Durmuşoğlu

Sesim Silahımdır/My Voice, My Weapon of Choice adını kült disko kraliçesi Grace Jones’un ‘This is’ şarkısından alıyor. Jones gecen yıl, bu şarkıyı da içeren, en son albümü Hurricane’in turnesindeydi. Grace Jones şu satırı zikrettiği anda ne demek istediğini açıkça anlarız. Kendi oluşunu her zaman gururla taşıyan aktris/manken/şarkıcı bu haliyle pek çok insana ilham verdi.

‘Tercih silahı’ teriminin doğrudan anlamı imza silahı; yani kendisini kullanan karakteri meşhur eden silah. Sadece kahramanlar tarafından kullanilabilen bu silahlar ya yalnız onlar için tasarlanmıştır ya da zaten sihir taşır. He-Man’in güç kılıcı gibi kendini taşıyan kahramanları güçlendirir ve dönüştürür. Bu terim yalnızca yoğun taktik savaşı gerektiren bilgisayar oyunlarını değil klibinde Christopher Walken’in oynadığı meşhur Fat Boy Slim şarkısını da çağrıştırıyor. Kimilerine hatırlattığı Subcommandante Marcos’un ‘Sözümüz Silahımızdır’. Seksenli yıllarda büyüyen çocuklar için ise ‘tercih silahı’ hükümetlerin aldiği muhafazakar önlemlere karşı çıkan o sesi getiriyor. Terim Türkçeye birebir çevrilebilir cinsten değil. Ülkemin geçmiş muhayyilesi bugünün dilinde yaşamıyor, bu da dili kesinlikten mahrum bırakıyor. Dilin hali tarihin bölünmüş doğasıyla da bağlantılı. Bu terim doğrudan çevrildiğinde, uzun yıllardır kurtulmaya çalıştığımız askeri aksanı geri getiriyor.

Dineo Seshee Bopape (Polokwane, 1981) ve Caner Aslan’I (Malatya, 1981) bir araya getiren serginin çerçevesinde bu terim seçmenin gücüne, yani gündelik nesnelerin seçilerek nasıl yüksek sesli yüzleşme nesnelerine dönüşebileceğine vurgu yapıyor. Güncel sanatın kalabalık köpük dünyasında tekil sesleri belirginleştirmek sanatçıların temel silahlarından biri. “Sesim silahımdır”ı gerçekleştiren iki sanatçı da gündelik olanla ve işlevleriyle ilginç bir ilişki kuruyor. Kendilerine has hikaye anlatımlarında bu nesnelere rol biçtikleri zaman, nesneler bir yandan gereksizleşirken bir yandan da yeni senaryolar yaratabilecek şekilde neredeyse büyüsel bir güç kazanıyorlar. Boris Groys’un ‘eşit estetik haklar’a sahip olduğunu soylediği herkesin ulaşabileceği imgelerden o seçimleri yaparak, izleyicilerini dünyayla başka türlü bir ilişki kurabilmeleri icin çeşitli kişisel ve toplumsal çağrışımlara açıyorlar. Bu yeni mantığı açıklamaya çalışan Groys “ Bu imgelerin sonuçlanan sanat üretimine etkilerinin kaynağı özel olmalarında değil, tam tersine potansiyel olarak sonsuz çeşit imgelere örnek olarak işlev görmelerinde yatıyor,’diyor. Bopape hiçbir şeye aldırış etmez görünen çok katmanlı oyun alanlarında daha kişisel olanın katmanlarını ararken, Aslan da geçmiş ve gelecek için şimdide bir arkeoloji teklif ederek yerlerinden oynamış hatıraları farklı görme biçimleriyle oynuyor.
...
Kasa Galeri’nin üç odalı mekanı birçok anlatı katmanını bir araya getirecek. Bopape’nin son odada gerçekleşecek olası hatıratlar uzamı ve Aslan’ın izleyiciyi karşılayacak potansiyel gelecek senaryoları arşivi arasındaki geçiş odası sanatçıların birbirinin tercih silahlarını analiz edecekleri bir karşılaşma mekanına dönüşecek. Sanatçılar birbirleriyle imgeleri bir araya gelebilecekleri bir ortam yaratma anlamında neredeyse diyalektik bir ilişki kuruyor. Silme ve yeniden yazmaya ilişkin kavramsal bir yapı kurma çabasıyla çağrışımların önünü açan oyuncu mannerism birbirini açık bir dil formatı içinde karşılayacak.

Comments are closed.